Arşivimi açıyorum. Lise yıllarında not aldığım tüm özlü sözleri bugün yaşadıklarımla yorumluyorum. Bu ilk bölümde Atatürk ün bir sözünden bahsedeceğim.

Merhaba.
Bir önder düşününki kendi yaşadıkları, söylemleri sayısız insanlara rehberlik etsin. Yıl olmuş 2018, bir ay sonra bitecek 2019 olacak. Hala onun sözleriyle motivasyon buluyorum.

“Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.” – Mustafa Kemal Atatürk

Zor günlerdi. İlk kez Web tasarım öğrendiğim yıllarda Allah’a sürekli şükreder, dua ederdim. Kodlar çökerken bismillah ile başlayıp, tekrar çalıştırmadan önce sorunsuz çalışması için dua ederdim. Şükür ederdim Allah’a; iyi ki Mustafa Kemal bu topraklarda doğmuş, harf devrimi yapmış, sadece birkaç Türkçe karakter kullanmadan tüm internet sistemini öğrenip işlemleri gerçekleştirebiliyordum. İyi ki bu topraklarda doğmuş, Osmanlı’nın kabul ettiği Serv Antlaşmasını yırtıp atmış. O olmasa yine aynı batı karadenizde doğardım ama tüm vatan o bir avuç kalan vatan toprağından ibaret olurdu. Harf devrimi de yapılamayacağı için Türkçe konuşarak Arapça yazmaya, birde internet sistemini öğrenemeye çalıştırdım. Bugün, bu şartlarda olamazdım, belki başaramazdım. Emanet ettiği gençlik onun yolundan yürümeye devam etseydi, benden önce doğan nesil bilgisayar çağına, internet çağına hükmetseydi belki Türkçe karakterle yazar web adreslerine erişebilir, internetin kurallarında söz sahibi olurduk. Söylemek istediğim o kadar çok şey var ki, sığmaz sayfalara…

Umutsuz çok durumum oldu. Tam “Pes ettim.” dediğim an, kafamda bu cümleyi dile gitirdiğim için bir ışık parıldıyordu. Dilim pes ediyordu ama zihnim kabullenmiyordu. İlla bir yolu olurdu. Zaman mı yok, az uyursun. Yine vakit yok mu, gerekirse uyumazsın 36 saat yaşarsın. İstediğim programa sınav puanın yetmiyor mu, yıl kaybetme lüksün yok mu? Sektörde ihtiyaç duyacağın diğer bölümü okursun, okurken tüm akademik bilgiyi kalan zamanda öğrenirsin. Gerekiyorsa hem okur hem iş yerinde haftanın 6 günü çalışır hemde istediğin alanda kendini eğitirsin. Çılgınca, imkansız, dayanılmaz, umut yok… Hayır, umut var, mümkünatı vardı. Her adımı planlayarak yaşadığım son 5 yılda başardım. Sadece zaman kaybettim. Peki bunun bedeli sadece zaman mı? Malesef hayır. Puanımın yetmediği bölümü şimdi okuyorum ve bitirdiğim zaman son adımda tamamlanmış olacak. Sadece bu yolda ilerlemek ile diğer yolda ilerlemek arasında kaldım. Kararsızlığı sevmesemde, bu kararsızlık günlerine ulaşmak için çok bedel ödedim.

Umutsuz durum yoktur. Atam dediyse bitmiştir. Şimdi sıra onun fikirlerini anlamakta. Doğru mu söylüyordu? Haklımıydı? Nereden biliyordu? Tüm cevabı mantıkla üretilmiş sorular ve düşünce sistemleri verebilirdi. Bende kişisel sorunlarımı bu sistemle çözdüm. Mantıkla.

Şükürler olsun bu topraklarda büyüdüm, bu dine mensubum, bu kültüre sahibim, bu dili konuşuyor, minnettarlık duyduğum ve bana yol gösteren atalarım var. Belki 80 yıl önce doğmak güzel olabilirdi, o zorluluğu bile bile doğmak, herşeyin temelinin atıldığı günlerde… Bugünlerde çok güzel şartlar olmayabilir, kimileri değerlerini aşağılayacak, ülkesinden beyin göçüyle kaçıp gelmeyecek kadar hayatından, benliğinden bezmiş olabilir. Birde şöyle bakmak lazım: bugünlerde doğmanın sebebi zaten bu ise? Takdir ilahi tabiki. Bir düşün. Bedeller ödenerek, kanla, canla savunularak kurulmuş ülkende; üretmedikten, adalet kurallarını uygulamadıktan, haktan korkmadıktan sonra, sürekli gezip eğlenerek, çok mutlu yaşayabileceğine inanıyor musun? Bunu istiyorsan, hedeflerine ulaşmak için, isteklerini gerçekleştirmek için çalışmalısın. Umutsuz durum yoktur, illa çözüm bulunur 🙂

Zor bir söz. Gerçekten inanarak söyleyebilmek için sağlam irade ve mantık sistemine sahip olunması gereken bir söz. Umudu yitirmemek ve onun uğrunda mücadele etmek, pes etmeden.